Muhittin Böcek’in “Etkin Pişmanlık” Hamlesi: Kime Mesaj Veriyor ?

Muhittin Böcek’in “Etkin Pişmanlık” Hamlesi: Kime Mesaj Veriyor ?

Malum, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek hakkında yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Tutukluluğunun uzamasıyla birlikte, bir süredir “hastane yolu” üzerinden hapisten çıkma çabalarına yöneldiği iddiaları konuşuluyor. Görünen o ki umutlar tükenmeye başlayınca, bu kez “etkin pişmanlık” söylentileri devreye girdi.

Böcek’in avukatları aracılığıyla el yazısıyla paylaştığı notta sağlık sorunlarından bahsetmesi, dört kez hastaneye gittiğini, beşinci kez gittiğinde ise “raporla tahliye edilmesi gerektiğini” ima etmesi dikkat çekti. Ancak aynı mesajın satır aralarında, medyaya yansıyan “itirafçı olacak” söylentilerini de yarım ağız yalanladığı anlaşılıyor. Yani bir anlamda “şimdilik böyle bir girişimim yok” derken, bu dedikoduların tamamen asılsız olmadığını da hissettiriyor.

Peki, Muhittin Böcek bu mesajı kime veriyor? “Konuşurum ha!” diyerek kimleri tehdit ediyor? Bu kişiler yalnızca Cumhuriyet Halk Partisi içinden mi, yoksa birlikte yiyip içtiği, iş tuttuğu başka çevreler de mi var? Henüz açıkça bilmiyoruz. Ancak Türkiye’deki herkes gibi, kamu vicdanı da bu sorularla meşgul.

Tehdit, Şantaj, Baskı…

Böcek’in bu hamlesinin ardında, “birilerini harekete geçirip, savcı ve hakimler üzerinde baskı kurma” çabası olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. İtirafçı olma sinyali verip, ardından “yakında konuşurum” mesajı yollamak, aslında klasik bir “kurtuluş formülü” denemesi olabilir. Ancak bu formülün işlemesi artık çok zor. Zira Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı sistemi, tehdit ve şantajla yönlendirilecek bir mekanizma olmaktan çok uzakta.

Finike Dosyası ve Paranın İzinde

İddianame henüz yazılmadığı için tüm detayları bilmiyoruz ama Antalya’daki bazı kaynaklar, Finike’de döviz üzerinden alınan rüşvet paralarının sisteme sokulması; rüşvet paralarının “hak ediş” ödemeleriyle veya imar-iskan sorunlarının “daire ve dükkan karşılığı” çözülmesi gibi yöntemlerle aklandığı iddialarını öne sürüyor. Bu tablo, Antalya’da kurulan düzenin, İstanbul’daki bazı yapılanmaların küçük bir kopyası olduğunu gösteriyor. Böcek, belki İmamoğlu kadar profesyonel bir kadro kuramamış olabilir ama sistemin mantığı benzer: “yandaş müteahhit – belediye bürokratı – komisyon üçgeni.”

Sonuç Yerine

Bugün geldiğimiz noktada, Muhittin Böcek’in “etkin pişmanlık” söylentileri üzerinden bir mesaj vermeye çalıştığı çok açık. Ancak bu mesajın kime yöneldiği, kimleri korkutmayı hedeflediği henüz net değil. Belki de Böcek’in amacı, birlikte hareket ettiği kişilere “Ben konuşursam hepiniz yanarsınız” demekti.

Fakat unutmamak gerekir: Adalet tehditten, şantajdan, kulislerden etkilenmez. Türkiye Cumhuriyeti’nin savcıları ve hakimleri, kamu malını yağmalayanların, rüşvetle servet edinenlerin hesabını sormaya devam edecektir.

Muhittin Böcek, gerçekten adalete hizmet etmek istiyorsa, tehditle değil; elindeki tüm bilgileri Cumhuriyet Başsavcılığı ile paylaşarak başlamalı. Çünkü gerçek kurtuluş, sadece “etkin pişmanlık”ta değil, dürüstçe itirafta saklıdır.

Yazar