Şeytanın Avukatları ve Türkiye’nin Büyük Yürüyüşü

Şeytanın Avukatları ve Türkiye’nin Büyük Yürüyüşü

Türkiye, “Terörsüz Türkiye” idealinin omurgasını oluşturan Barış ve Kardeşlik Komisyonu çalışmalarıyla birlikte kritik bir eşiğe girmiş durumda. Haftalarca tartışılan konuların merkezinde ise İmralı’ya gidilip gidilmemesi meselesi yer aldı. Kamuoyu gerilirken, siyasi kulisler hareketlenirken Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Hiç kimse gitmezse ben giderim” çıkışı, tartışmalara adeta nokta koydu.
Ardından yürütülen müzakereler sonucunda CHP komisyonu terk etti; Gelecek, DEVA ve Saadet partileri çekimser kaldı. Cumhur İttifakı’nın oylarıyla İmralı’ya gitme kararı alındı ve üç kişilik bir heyet, terörist başı Abdullah Öcalan’la görüşmesini gerçekleştirdi.
Ne var ki heyetin ağzından tek kelime çıkmadan “fal bakmaya” başlayanlar sahneye çıktı. Süreçten korkan, süreci provoke etmek isteyen ve gerçekler ortaya çıkmadan gündemi zehirlemeyi hedefleyen çevrelerin çabaları kimse için sürpriz olmadı.
Görmek İstemeyene Hakikati Anlatmak Zor
Komisyon süreci ilerlerken farklı siyasi kulvarlarda dikkat çekici bir hareketlilik yaşandı. Bülent Arınç’ın Selahattin Demirtaş üzerinden yürütmeye çalıştığı hamlelerin elinde patlaması, bazı odakları yeni manevralara itti. Bu kez sahaya “gazeteci suretine bürünmüş”, ancak gerçekte belirli yapıların sözcülüğünü yapan isimler sürüldü.
Barzani’nin açıklamaları, ABD ve İsrail kaynaklı mesajlar, PKK’nın hamilerinden gelen tepkiler… Hepsini yan yana koyduğumuzda dış güçlerin bu sürecin başarıya ulaşmaması için ciddi efor sarf ettiği açıkça görülüyor. Çünkü çok iyi biliyorlar ki:
Türkiye içeride terörle meşgul edilmediğinde bölgesel dengeleri altüst edecek bir kudrete sahip.
Dünya Değişti, Türkiye Daha da Değişti
Bu çevrelerin göremediği yahut görmek istemediği devasa bir gerçek var:
Ne dünya eski dünya, ne Türkiye eski Türkiye.
Köprünün altından çok sular aktı. Bugün birkaç yıllık gelişmelerin birkaç aya sığdığı bir dönemdeyiz. Türkiye, savunma sanayisinde gerçekleştirdiği devrimsel atılımlarla sadece bölgesel değil, küresel ölçekte oyun değiştirici bir aktör hâline geldi.
Selçuk Bayraktar’ın Kızılelma ile yaptığı “havadan havaya tam isabet” atışı, dünya havacılık tarihinde bir ilktir. Jet motorlu ve havadan havaya atış yapabilen insansız savaş uçağı geliştiren ilk ülke olan Türkiye, artık bambaşka bir ligde oynamaktadır.
Böylesine büyük bir stratejik dönüşümün farkında bile olmayan –ya da bilerek görmezden gelen– kesimlerin, Türkiye’nin içeride birlik sağlamasından rahatsız olması elbette şaşırtıcı değildir. Çünkü onların suret-i haktan görünme gayreti, dışarıdaki efendilerine sadakatlerini gizlemeye yetmemektedir.
Fitne Üçgeni: Demirtaş – Öcalan – Cumhur İttifakı Senaryosu
Bazı gazetecilerin, Bülent Arınç’ın başını çektiği dar bir çevreyle sürdürdüğü algı operasyonları da bu çerçevede okunmalıdır. Önce meseleyi “Demirtaş–Öcalan gerilimi” gibi sunarak komisyonun meşruiyetini hedef aldılar. Tutmayınca gözlerini Cumhur İttifakı’na çevirdiler ve “AK Parti–MHP arasında kriz var” senaryosunu piyasaya sürdüler.
Amaç açıktır:
Cumhur İttifakı’nı çatlatmak, yürüyen süreci akamete uğratmak ve Türkiye’nin büyük yürüyüşünü durdurmak.
Ancak unuttukları bir şey var:
Millet bu oyunları defalarca gördü. Bağışıklığı fazlasıyla gelişti. Fitne tohumları artık eskisi kadar kolay filizlenmiyor.
Türkiye Yüzyılı’nda Yeni Bir Perde Açılıyor
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hem içeride birliğini güçlendirerek hem de bölgede adalet ve merhametin taşıyıcısı olarak yoluna kararlılıkla devam ediyor. Bu yürüyüşü durdurmak isteyenlerin hevesi kursaklarında kalacaktır.
Yeni Türkiye Yüzyılı’nın hedefleri nettir:
•Birlik,
•Beraberlik,
•Tam bağımsızlık,
•Bölgesel istikrar,
•Küresel adalet.
Ve bu hedeflere yürüyen aziz bir milleti, kimse şeytanın avukatlığına soyunarak durduramayacaktır.
Hürmetlerimle.

Yazar