Siyasetin Acımasız Yüzü
Geçtiğimiz günlerde AK Parti’nin 24. kuruluş yıldönümü kutlandı. Bu anlamlı günde, başta Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu olmak üzere toplam dokuz belediye başkanı, CHP ve İYİ Parti’den ayrılarak AK Parti saflarına katıldı. Bu gelişme, doğal olarak siyaset arenasında büyük tartışmaları da beraberinde getirdi.
Özellikle Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişi üzerine türlü spekülasyonlar üretildi. “Davalarından kurtulmak için AK Parti’ye sığındı”, “Siyasi zırh edinmeye çalıştı” gibi iddialar, muhalefet cephesinden ardı ardına dillendirildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “Topuklu efe topukladı, topukları kaldı” türünden söylemleri ise siyasetin ne denli bayağı bir dile hapsolduğunu gözler önüne serdi. Bununla da kalınmadı; sosyal medya trolleri aracılığıyla her türlü küfür, hakaret ve iftira yağmuru başlatıldı.
Oysa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Özlem Çerçioğlu’na rozetini takmadan önce kendisine söz hakkı vererek hem onurlandırdı hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına kendini ifade etmesi için bir kapı araladı. Özlem Hanım da yaptığı kısa ama net konuşmada; CHP’deki antidemokratik uygulamalardan bunaldığını, bu süreçleri artık aşamayacağını ve bu nedenle istifa ettiğini dile getirdi. Siyasi nezaketi gereği, yaşadığı baskıları ayrıntısıyla anlatmadığını, fakat zorlanması hâlinde bunu da açıklayabileceğini ifade etti. Ayrıca AK Parti ile birlikte Aydın’a daha iyi hizmet götüreceğinin sözünü verdi.
Bu tavrı şahsen bir vatandaş olarak olgun ve samimi bulduğumu belirtmek isterim. Ancak tartışmalar sürerken CHP’nin, kendi bünyesine katılan isimleri adeta törenlerle karşılamasını; fakat aynı durum AK Parti’ye gerçekleştiğinde küfür, hakaret ve iftiralarla tepki vermesini hayretle izledik. Mesela, Sondan bir önceki durağı olan Demokrat Parti’den ayrılan Cemal Enginyurt CHP’ye katıldığında grup toplantısında alkış tufanı koparanlar, Özlem Çerçioğlu’na ağır sözler söylemekten geri durmadı. İşte siyasetin çirkin yüzü burada kendini gösteriyor: Kendi işine geldiğinde alkış, işine gelmediğinde linç…
Siyaset bir tercihler zeminidir. İnsanlar parti değiştirebilir, fikir değiştirebilir, ideolojik olarak yön değiştirebilir. Bu doğaldır. Ama bu süreçlerde asıl mesele, etik değerler ve siyasi ahlaktır. CHP’ye katılan için “Yaşa, bravo” diyenlerin; CHP’den ayrılan için küfür ve hakaret yağdırması siyaset değil, düpedüz çifte standarttır.
Bu noktaya gelinmesinin sebeplerinden biri de CHP’nin kendi içindeki ahlaki çöküştür. Deniz Baykal sonrası başlayan, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde hızlanan ve Özgür Özel döneminde adeta zirveye çıkan bu çürüme, bugün her kürsü konuşmasında küfürlerin, iftiraların ve ajitasyonun sıradanlaşmasına yol açmıştır. Siyaset artık nezaket ve çözüm üretme zemini olmaktan çıkmış, bağırıp çağırma ve karalama üzerinden yürütülür hâle gelmiştir.
Bizler, siyasetin yeniden seviyeli, ahlaklı ve demokratik bir zeminde yapılacağı günleri iple çekiyoruz. Bu milletin ne küfüre ne de iftiraya ihtiyacı var; hizmete, samimiyete ve dürüstlüğe ihtiyacı var.
Saygılarımla.