Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olmaktan Gurur Duymak

Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olmaktan Gurur Duymak

15 Ağustos’ta Alaska’da Trump–Putin görüşmesinin ardından bu kez Washington’da dikkat çekici bir buluşma gerçekleşti. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, yanında NATO Genel Sekreteri, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya ve İtalya başbakanlarıyla birlikte Beyaz Saray’a çıktı. Amaç, Trump karşısında Ukrayna’yı yalnız bırakmamak, savaşın bir oldu-bittiyle bitirilmesine engel olmaktı. Ancak karşılarında Trump olunca hiçbir şey öngörülemezdi. Daha önce diplomasi teamüllerini hiçe sayarak Zelenski’yi kovmaktan beter eden Trump’tan yine farklı bir tablo beklenemezdi. Basına yansıyan kareler ise Batı’nın içine düştüğü acziyeti bir kez daha gözler önüne serdi.

Bir fotoğrafta Avrupalı liderler Oval Ofis’te ders dinler gibi Trump’ın karşısına dizilmişti, diğerinde ise koridorda, kapının önünde boncuk gibi yan yana oturtulmuş, Trump’ı bekliyorlardı. Macron’dan Ursula Von Der Leyen’e kadar herkes boynu bükük, adeta öğrenci edasında sıraya girmiş gibiydi. Bu görüntüler, Batı’nın aslında nasıl iradesizleştiğinin ve Trump gibi dengesiz bir figür karşısında bile nasıl küçüldüğünün resmiydi.

Trump’ın olaya bakış açısı ise çok daha farklıydı. Onun derdi, Ukrayna topraklarının geleceğinden çok, orada bulunan ve stratejik öneme sahip nadir toprak elementleri ve madenlerdi. Trump, bu değerli madenlere el koymayı hesap ederken, Rusya’nın şu anda kontrol ettiği bölgelerin de Moskova’ya bırakılmasıyla savaşın bitirilmesini istiyordu. Zelenski ise toprak bütünlüğünden taviz vermeye yanaşmıyor, Avrupa da savaşı uzatarak en azından Rusya’nın enerjisini burada tüketmesini ve Avrupa’ya ulaşamamasını sağlamayı hedefliyordu.

Trump’ın böyle davranmasındaki en büyük etken şüphesiz onun bitmek bilmeyen egosu ve karşısındaki liderleri ezme içgüdüsüydü. Ancak daha da önemlisi, bu yöntemle onları aşağılayarak kendi istediğini alma düşüncesiydi. Trump için bu tür sahneler, sadece kişisel tatmin değil aynı zamanda pazarlık masasında üstünlük kurmanın da bir yoluydu. Bu yüzden artık açık açık, eğer bu iş bir barış anlaşmasıyla sonuçlanmazsa silah sevkiyatını durdurabileceğini, bunun da hem Avrupa’yı hem Zelenski’yi zor durumda bırakacağını dile getirmeye başladı.

İşte bu tabloya bakınca bir Türk vatandaşı olarak şükretmemek elde değil. Türkiye Cumhuriyeti bugün Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi dik duran, masaya oturduğunda başını eğmeyen bir lider tarafından yönetiliyor. Bizim temsilcilerimiz asla kapı önünde sıraya dizilmez, asla küçük düşürülmez. Düşünün, bugün Türkiye’yi CHP zihniyetinden bir isim yönetseydi… Özgür Özel’in, İmamoğlu’nun ya da mandacı kafa ile hareket eden birilerinin bu karelerin en ön sırasında yer almak için nasıl çabalayacaklarını tahmin etmek güç değil. Daha şimdiden “Biz neden orada yokuz” diye sızlanmalarını duyar gibiyiz.

Oval Office’teki fotoğrafları görüp Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan gurur duymak, işte bu yüzden mümkündür. Çünkü Türkiye, Sayın Erdoğan’ın liderliğinde hiçbir zaman o kapı önünde boynu bükük bekleyen ülkeler arasında olmayacak. Bu, vatanseverlerin en büyük güvencesi, ülkenin bağımsızlık çizgisinin en büyük teminatıdır.

Yazar