Enerji Güvenliği – 2
Yenilenebilir Enerji Kaynakları ile Kamusal Mallar Arasındaki Analoji
Giriş
Günümüzde enerji politikaları; sürdürülebilir ekonomi, çevre güvenliği ve verimlilik gibi parametrelerle birlikte ele alınmaktadır. Bunların merkezinde enerji ihtiyacının artmasının yanı sıra verimli, temiz ve sürekli enerji talebinin sağlanması yer almaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları bahsedilen beklentiye büyük oranda karşılık vermektedir. Bu kaynaklar; güneş, rüzgâr, hidroelektrik, jeotermal ve benzeri örneklendirilebilir (Echeverria D., Roth J., Mostafa M. ve Gass P., 2020, ss. 15-18).
Kamusal mallar ise dışlanamazlık ve rekabetsizlik özelliklerine sahip olup bireylerin eşit şekilde faydalanabildiği ürünlerdir. Çalışmada yenilenebilir enerjilerin kamusal mallar yönüyle değerlendirilmesi yapılmaktadır. Nitel araştırma yöntemi içerisinde yer alan belge tarama tekniği ile elde edilen akademik makaleler ve diğer çalışmalar, içerik analizi tekniği ile incelenerek çalışmaya aktarılmıştır. Bu süreçte elde edilen bulgular, tartışma bölümünde yorumlanarak sonuç bölümüyle son halini alarak çalışma tamamlanmıştır.
Kavramsal Çerçeve
Yenilenebilir enerji kaynaklarının hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirlik bağlamında kritik rol oynamasının önemli nedeni tükenmezlik ve sıkışıklık maliyeti oluşturmamasıdır. Tükenmezlik durumu, doğal süreçlerle sürekli şekilde yenilenme mantığının teorik olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak altyapılar, teknoloji, iklim değişikliği, bilinçsiz nüfus ve ekosistem dengesindeki bozulmalar veya değişimler tükenmezlik durumunu etkileyebilmektedir (Küçüksakarya ve Göçmen, 2019, s. 48). Örneğin güneş panellerindeki verimlilik üretim süreçleri ve depolama teknolojileri ile doğru orantılıdır. Ayrıca rüzgâr ve hidroelektrik enerjisinde iklim değişikliği, kuraklık ve arazi koşullarındaki değişimler büyük oranda etkileyiciler arasındadır. Sıkışıklık maliyetinin yaşanmaması ise bir kaynağın kullanımında aşırı talep oluşması gibi nedenlerle verim kaybı, zaman sorunu veya kapasite aşımı gibi negatif faktörlerin ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Örneğin yenilenebilir enerji kaynakları şebekeye entegre edilirken veya depolama üzerinden yapılan dağıtım planlamaları iyi yapılmazsa arz-talep dengesizliği oluşması muhtemeldir (Koç ve Kaya, 205, s. 24). Bölgedeki ihtiyaca yetmeyecek planlamaya sahip baraj inşası gibi örnekler bu konu hakkında sunulabilir. Burada sorun yaşanmaması için kapasite ölçümü yapılırken mevcut ve potansiyel beklentiler dikkate alınmasının yanı sıra sürdürülebilir yönetim politikaları oluşturulurken verimlilik konusu en üst sırada yer almalıdır.
Ekonomide kamusal mallar, dışlanamazlık (non-exculdability) ve rekabetsizlik (non-rivalry) özellikleri başta gelecek şekilde tanımlanmaktadır. Bir malın dışlanamaz olması hiçbir bireyin ücret ve benzeri kısıtlamalar olmadan erişilebilmesidir (Küçüksakarya ve Göçmen, 2019). Örneğin kamu aydınlatma ışıkları, çöp konteynerleri veya kaldırımlardan tüm bireyler eşit şekilde faydalanabilmektedir. Dışlanamazlık özelliği sağlanamadığında devlet müdahalesi gerekmektedir. Rekabetsizlik ise bir bireyin belirli malı tüketmesi sonrası diğer bireylerin hakkının eksilmemesidir. Bu duruma verilebilecek örnekler arasında hava, su, güneş veya rüzgârdan faydalanma yer almaktadır. Ancak kullanım yoğunluğu, iklim değişikliği kaynaklı kıtlık veya mevsimsel durumlardan dolayı rekabet oluşabilmektedir (Gallagher, 2013). Bu nedenle kamusal malların üretiminden nihai noktaya kadarki süreçlerinin tümünde hassas düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Yenilenebilir enerji kaynakları, doğanın doğal haliyle insanlığa sunduğu tükenmeyeceği varsayılan kaynaklardır. Bu kaynaklar çevre dostu alternatifleri oluşturmasının yanı sıra karbon emisyonunu azaltarak fosil yakıtlar ve kimyasalların sebep olduğu çevre sorunlarının azaltılmasında önemli rol oynamaktadır.
Güneş enerjisi, doğrudan güneş ışığından elde edilen enerjidir ve teknolojik gelişmelerle birlikte günümüzde verimlilik oranı gittikçe artmaktadır. Her ne kadar teknolojik altyapı güneş enerjisi elde edilmesini ve elde edilenin verimliliğinin artırılmasını etkilese de güneş ışığına erişim benzer coğrafyalarda neredeyse eşit olduğu düşünüldüğünde dışlanamazlık özelliğine sahip olduğu söylenebilir. Rüzgâr enerjisi ise atmosferdeki hava akımlarından etkilenerek elde edilen kinetik enerjinin çeşitli teknolojik altyapı ve aygıtlarla elektrik enerjisine dönüştürülmesiyle oluşturulmaktadır. Yine güneş enerjisinde olduğu gibi farklı coğrafyalarda rüzgâr enerjisinin sunduğu avantajlar değişiklik gösterse de rüzgârın doğası gereği teorik olarak bu enerji kaynağı da herkesin erişimine açıktır.
Hidroelektrik enerji, suyun potansiyel ve kinetik enerjisinin elektriğe dönüştürülmesi ile elde edilmektedir. Özellikle akarsular üzerine kurulan teknolojik altyapıyla donatılmış barajlar sayesinde elde edilen bu enerji türü, yüksek üretim kapasitesi sunmasına rağmen bölgesellik özelliği taşımaktadır. Yani Atatürk Barajından elde edilen hidroelektrik enerji doğrudan Manisa’ya aktarılamamaktadır. Ancak Afyon’daki güneş enerjisinden elde edilen elektrik de doğrudan Hakkâri’de yaşayan vatandaşların kullanımına sunulamamaktadır. Buradaki ayrıntı Hakkâri’de veya birçok bölgedeki ilde güneş enerjisinden de faydalanılabilir ancak akarsu üzerinden elde edilecek elektrik enerjisinin bölgesellik özelliği önemlidir. Ayrıca hidroelektrik enerjisi üretilmesi ciddi ekonomik altyapı ihtiyacı doğurduğu için özel sektör katkı payı güneş ve rüzgâra nazaran daha yüksek olabilmektedir. Yani her ne kadar ham madde temel kamu maddesi olsa da işlenme ve elde edildiği bölgesel özelliklerden ötürü teknolojik ve diğer maliyetler güneş ve rüzgârdan farklılaştırabilmektedir. Bu duruma bir diğer örnek de jeotermal enerjidir. Yer kabuğunun derinliklerinden gelen ısıdan faydalanarak elektrik üretilmesini hedefleyen bu durum teorik olarak çevre dostu ve sürdürülebilir olarak gösterilse de bulunduğu noktaya erişim ve teknolojik altyapının kurulması dikkat çekilmesi gereken önemli faktörlerdir.
Tartışma
Yenilenebilir enerji kaynaklarının en belirgin özelliklerinden bir tanesi temel kaynakların (güneş ve rüzgâr) doğal hali gereği herkese açık olmasıdır. Güneş ve rüzgârı siyasi veya coğrafi olarak kısıtlamalara tabi tutmak mümkün değildir. Ayrıca bu enerjilerin varlığı belirli bir mülkiyet hakkı gerektirmemektedir. Bu bağlamda teorik olarak yenilenebilir enerjilerin dışlanamazlık özelliğine sahip olduğu söylenebilir. Ancak teknolojik altyapı ve artan verimlilik ihtiyacı ile sürdürülebilirlik hedefleri özel sektörün payının artmasına yol açabilmektedir. Bu sebeple bu durum tamamen kamusal mal tanımına uymasa da kaynak bakımından benzerlik taşımaktadır.
Kamusal malların bir diğer özelliği olan rekabetsizlik, yenilenebilir enerji kaynaklarında da gözlemlenmektedir. Güneş ve rüzgâr enerjisinde bir bireyin kullanımı diğerlerini etkilememektedir (Echeverria D vd., 2020, s. 18). Örneğin belirli bir bölgede kurulan güneş panellerinden elde edilen enerji bölgedeki bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir. Bu açıdan bakıldığında yenilenebilir enerji kaynaklarının doğal hali rekabetsiz bir duruşa sahipken enerji üretim ve faydalanma süreçlerindeki spesifik gereklilikler (teknolojik gereksinimler) ve sağlanan özel faydalar (belirli bölgeye fazladan fayda), özel mal niteliğini yansıtmaktadır. Bu durum, yenilenebilir enerjinin kamusal mal ile özel sektör arasındaki karmaşık ilişkisini aydınlatmaktadır.
Kamusal malların üretiminde yaşanan piyasa etkinsizlikleri yenilenebilir enerji sektöründe de benzer sorunların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının doğal halinin işlenme maliyetleri yüksek olduğu durumlarda serbest piyasanın yeterince ilgisi çekilemeyebilir. Bu durumda devletin sübvansiyonlar, vergi avantajları veya kendi başına iş gerçekleştirmesi gerekmektedir. Devletin müdahalesi, enerji arz güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra günümüzde çevresel faydanın da en üst düzeye çıkarılmasında kritik bir role sahiptir. Bazı araştırmalar bu noktada devletin müdahalesini kaçınılmaz görürken diğerleri yerel katılımın ve kolektif yönetim mekanizmalarının önemine dikkat çekmektedir. Dolayısıyla yenilenebilir enerjiler hem kamusal mal hem de özel sektör özelliklerini barındıran dinamik bir yapıya sahiptir. Bu durum kamu ve özel sektör uygulamalarının düzenlenmesindeki politikaların dengeli ve eş zamanlı gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Değerlendirme ve Sonuç
Araştırmada elde edilen bulgular, yenilenebilir enerji kaynaklarının bazı açılardan kamusal mal özelliklerini taşıdığını göstermektedir. Ancak bu durum yeterince homojen değildir. Bazı çalışmalar yenilenebilir enerji kaynaklarını kamusal mallarla özdeşleştirse de pratikteki perspektiften ele alındığında özel mülkiyet ve yatırımların gerekliliği hususları tartışmaya açıktır. Yani güneş, rüzgâr veya diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından saf haliyle faydalanmak dışlanamaz ve rekabet dışı olsa da işlenerek fayda oranının genişletilmesi noktasında sermaye, yatırım ve teknolojik gereksinimler gündeme gelmektedir. Sorunsal dikkatlice düşünüldüğünde birçok ülkedeki bu tür projelerin verimsizliği, kaynak israfı veya teknolojik yetersizlikler fark edilecektir.
Yenilenebilir enerji alanında devlet tarafından sağlanan sübvansiyonlar, vergi avantajları ve teşvikler, piyasa etkinsizliklerini gidermede önemli yere sahiptir. Ancak uluslararası toplumun serbest piyasaya baskın şekilde entegrasyonu ve devlet müdahalesinin piyasa başarısızlığını beraberinde getirebileceği teorisi üzerinden değerIendirildiğinde sürdürebilirlik ve ekonomiklik yönünde sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla yenilenebilir enerjinin varlığı “saf kamusal mal” olarak değerlendirilebilirken üretim ve dağıtım süreçlerindeki tüm faktörler değerlendirilemez.
Kaynaklar
Küçüksakarya, S. ve Göçmen, A. H. (2019). Suyun Ekonomik Değeri Üzerine Bir İnceleme. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 20(2): 44-62.
Koç, E. ve Kaya, K. (2015). Enerji Kaynakları–Yenilenebilir Enerji Durumu. Mühendis ve Makina, 56(668): 36-47.
Gallagher, K. S. (2013). Why & How Governments Support Renewable Energy. Daedalus, 142(1): 59–77. http://www.jstor.org/stable/43297301.
Echeverria, D., Roth, J., Mostafa, M. ve Gass, P. (2020). Renewable Energy. In Circular Economy Proxy Measures: Indicators On Job Effects For A Closed-Loop Economy (ss. 15–19). International Institute for Sustainable Development (IISD). http://www.jstor.org/stable/resrep29240.9.