Avrupa Enerji Krizinin Rusya’daki Yansımaları

 

Enerji konusu hiç şüphesiz tüm dünyayı etkileyen yegane konuların başında gelmektedir. Son birkaç aydır Avrupa enerji piyasasındaki olumsuzluklar enerji fiyatlarının artmasına neden olmuştur ve geniş yelpazede devletlerden, sanayiye ve hane halkına kadar herkesi etkilemektedir.

Pandemi sonrasında ekonomiler yeniden hareketlenmeye başlaması enerji ihtiyacında ciddi artışlar meydana getirdi.İklim değişikliğinin neden olduğu öngörülemeyen iklim şartlarından dolayı 2021 kışının sert geçmesi sonucunda Avrupa’daki yer altı depolama tesislerindeki gaz rezervlerinin azalması başka bir sebep oldu. Bir diğer neden ise son 10 yıl içinde Avrupa ülkelerinin kömür santralleri ve nükleer enerji santrallerinden vazgeçerek rüzgar enerjisine geçmesi oldu. Yine 2021 yazının aşırı sıcak ve rüzgârsız geçmesi rüzgârdan elde edilen enerjiyi azalttı. Rusya açısından ise bu sorunlara ek olarak Avrupa Birliği’nin son yıllarda pazar ekonomisine dayalı olarak uzun vadeli gaz anlaşmaları yapmaması bugün çok yüksek fiyatlardan almasına neden olmaktadır. Yakıt maliyetlerinin Temmuz ayından bu yana artmaya devam etmesi sonucunda Eylül ayı ortalarında bin metreküp yakıt fiyatı 800 dolara ulaştı ki halihazırdaki bin metreküp vadeli sözleşmelerde zaten 1000 dolara satılmakta.[1]

Rusya devlet başkanı V.V. Putin’in 6 Ekim tarihinde Rusya’ya bağlı federal devlet başkanlarıyla gerçekleştirdiği ‘Enerji Geliştirme Toplantısı’nda Avrupa’daki enerji krizi ve Ukrayna’daki enerji nakliyle alakalı olarak Rusya’nın manipülasyonda bulunduğuna dair iddialar ele alındı.[2] Putun, Avrupa’daki krize yönelik yaşanan sorunlara dikkat çekerek, Rusya’nın ve Gazprom’un daima güvenilir bir tedarikçi olduğunu vurguladı. Geçtiğimiz günlerde 13-15 Ekim tarihleri arasında Rusya Enerji Haftası kapsamında gerçekleştirilen uluslararası forumun genel kurul  toplantısında konuşan devlet başkanı Putin, Avrupa’daki ve Ukrayna’daki enerji sorunları nedeniyle çıkan söylentilere yanıt vererek, Rusya’nın hiçbir dönemde enerjiyi bir silah olarak kullanmadığını söyledi.[3]  Putin yüksek enerji fiyatlarının üreticiler dahil herkes için olumsuz sonuçlar doğurduğunu ve fiyatlardaki keskin artışın üretimde de düşüşe neden olduğunu belirtti. Yine bu toplantıda konuşma yapan Putin enerji piyasasını dengelemek için küresel bir mekanizma geliştirme ve her türlü ön yargılardan uzak bir diyalog başlatma çağrısında bulundu. Ancak böyle bir diyalog ortamında tüm taraflara yönelik olarak piyasa eğilimlerini ve çıkarlarını da göz önünde bulundurarak bir çözüm bulunabileceğinin altını çizdi.[4]

Avrupa’daki enerji krizine rağmen Rusya ile ortaklıklar ikili olarak devam etmekte. 13 Ekim 2021 tarihinde Rusya Enerji Haftası kapsamında Almanya Enerji Ajansı (Dena) ile Rusya arasında enerji alanında iş birliği mutabakat zaptı imzalandı. Alman Enerji Ajansı Genel Müdürü Christina Haverkamp, Rusya ile enerji alanında yakın iş birliklerinin olduğunu ve imzalanan bu mutabakatın ikili ilişkileri yeni bir seviyeye taşıyacağına dikkat çekerek Dena’nın ana faaliyetlerinin akıllı enerji olarak adlandırılan alternatif enerji kaynaklarına geçişten kaynaklandığını belirtti.[5]

Enerji fiyatlarındaki bu denli artıştan dolayı Polonya Başbakanı fiyatların ‘yapay olarak şişirildiğine’ dikkat çekiyor, hatta bazı Avrupalı devletler soruşturma yürütmeyi teklif ediyorlar. Buna karşın Putin bu yüksek fiyatların üreticiler için de olumsuz olduğunun altına çizerek manipülasyonlardan uzak yeni bir diyaloğa gidilmesi gerektiğini işaret ediyor. Aynı zamanda Putin Avrupalı ülkelerin taleplerine göre enerji ihtiyaçlarını karşılamaya hazır olduklarını dile getirmiş ve somut adım olarak Almanya ile enerji işbirliği mutabakatı imzalamıştır. Yine Rusya Enerji haftasında açıklamalarda bulunan Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Syarto enerji güvenliğini ön planda tutarak kısa süre önce Gazprom ile uzun süreli anlaşma imzaladıklarını ve bu ikili anlaşmanın Avrupa Birliği için sorun teşkil etmeyeceğini dile getirdi. Gazprom ile yapılan bu anlaşma sonrası Macaristan gazını Türk Akımının devamı olan Balkan Akımından ve Güneydoğu Avrupa boru hattından elde etmeye başladı. Ukrayna ise bu anlaşmayı hayal kırıklığı olarak değerlendirdi.  Rusya’nın enerji kartını silah olarak kullandığının iddia edilmesi ve Ukrayna’daki enerji nakil hatlarının devre dışı bırakılmasına yönelik olarak ise Putin, bunun siyasi bir karar değil 2024’ten itibaren tamamen ekonomik bir karar olduğunu belirtti. Ukrayna’daki gaz aktarma sistemindeki bozulmanın % 80-85’lere ulaştığına[6] dikkat çekerek Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2, Türk Akımı gibi yeni hatlar ile kayıpların önüne geçilebilecek tamamen ekonomik planlar olduğunu belirtti.

Ekonomik kararlar ve politik kararlar her daim etkileşim halindedir. Enerjinin bugün ki belirleyici rolü de şartlar değişmediği sürece önemini koruyacaktır. Yakın gelecekte ise mevcut sorunlara çözüm bulunamayacak olması bu krizi bir miktar daha derinleştirecektir. Enerji sektöründe önemli bir aktör olarak Rusya’nın kurmayı teklif ettiği diyalog ise dikkate alınmalıdır. Devletlerden, özel sektöre ve bireylere kadar geniş bir alanı etkileyen sektörde böyle bir ortamın kurulması uzun vadede herkesin yararına olacaktır.

[1] «Что вызвало топливный кризис и как ЕС планирует его преодолевать», URL:https://tass.ru/ekonomika/12597045, (erişim tarihi: 16.10.2021)

[2] «Совещание по вопросам энергетики», URL: http://kremlin.ru/events/president/news/66866, (erişim tarihi: 20.10.2021)

[3] «Путин заявил что, Россия не использует энергетику как оружие», URL: https://tass.ru/politika/12651419, (erişim tarihi: 20.10.2021)

[4] «О чем говорил Путин на Российской энергетической неделе», URL: https://tass.ru/ekonomika/12650939, (erişim tarihi:20.20.2021)

[5]«Германское агентство  и Россия подписали меморандум о взаимопонимании по энергетики», URL: https://tass.ru/ekonomika/12648149 ,(erişim tarihi:20.20.2021)

[6] https://tass.ru/ekonomika/12651859

 

Hasibe Tuğçe Taşık