Kerkük Deyi̇nce

Hiç şüphesiz “Kerkük” denildiğinde; kültürüyle, türküleriyle, hikâyeleriyle, mazisi ve mağrur duruşunun yanında mazlumluğuyla bir ayakta kalma mücadelesini veren kadim Türk şehri aklımıza gelmektedir. Tabii biraz daha küresel bir perspektiften düşünüldüğünde de, Kerkük; kültürü ve bir şehir olma niteliğinin de ötesinde ihtiva ettiği o meşhur enerji kaynakları ile uluslararası bir şöhret elde etmiştir.
Nasıl mı?
Kerkük; merkezi Kerkük şehrinin tam altından geçen, neredeyse 113 km boyunca Kuzey Batı – Güney Doğu İstikametinde uzanan ve ortalama genişliği de 8 km’den fazla olan bir petrol sahasına sahiptir.
Diğer bir ifade ile bu 606 km2’lik (devasa) alan içinde yer alan rezervuarın gözeneklerinde yaklaşık olarak 43 milyar varil yerinde petrol bulunmaktadır. Bu petrolün ise ortalama %60’ının üretilebilir olduğu öngörülür ise, rezerv miktarının 26 milyar varil civarında olduğu hesaplanabilecektir.
1934 yılından bu yana (zaman zaman yarı aksak dahi olsa) devam eden süreçte, bu devasa Kerkük Petrol Sahasından, 15 milyar varilden fazla petrol üretilmiştir!
*
Evet, yanlış duymadınız!
1934’ten bu yana 88 yıldır üretim devam etmektedir!
Birçok petrol ihracatçısı devletin toplam rezervini katlayan boyutlarda; 15 milyar varillik toplam üretim gerçekleşmiştir!
*
Kerkük Sahası sahip olduğu rezerv, üretim miktarları ve geçmişi ile dünya petrol tarihi ve büyük devletlerin küresel hedefleri noktasında çok dikkat çeken bir konum elde etmiştir.
İsterseniz bu süreci biraz daha detaylandıralım:
Aslında Kerkük Sahası, petrol ihtiva eden olası bölgeler dâhilinde daha 1850’li yıllarda Osmanlı kayıtlarına girmiştir. Bu bağlamda 2. Abdülhamit Han’ın da dikkatini celp etmiştir. Saha ile ilgili detaylı analiz ve lojistik imkânların arttırılması gibi girişimler yapılmışsa da, en kötü ihtimaller göze alınarak; Kerkük Şehri ve Saha yayılım alanının birçoğu “Hazine-i Hassa” statüsüne alınarak korunmaya çalışılmıştır.
Tabii zamanla diğer birçok bölge gibi, Irak’ın ve bütün Musul Vilayetinin de 1. Dünya Savaşı sürecinde yitirilmesi ile bölgenin kontrolü İngiliz hâkimiyetine girmiştir.
İngilizlerin Musul’u (Musul Vilayetini) işgali sonrasında, 1920’li yılların başlarında “Turkish Petroleum” isimli Birleşik Krallık’a ait bir şirket, bu bölgede yaptığı sondajlar ile petrol barındırma olasılığı yüksek olan bazı sahalarda ilk keşfi gerçekleştirmiş ve hatta bazılarını üretime almıştır. 1920’lerin sonlarında ise, Turkish Petroleum şirketinin arama faaliyetlerini, artık bir Türk ismine ihtiyaç duymayan “British Oil” isimli petrol şirketi devam ettirmiştir. İşte bu faaliyetler dâhilinde yapılan sondajlar esnasında 1928 yılında zaten petrol ihtiva ettiği bilinen Kerkük Sahası “kesin olarak kanıtlanmış rezerve sahip büyük petrol sahası” kategorisine alınmıştır. Diğer bir ifade ile keşfi sonrasında Kerkük Sahası; İran’daki Gachsaran ve Venezuela’daki Bolivar Sahalarından sonra dünyadaki en büyük 3. petrol sahası olma konumunu elde etmiştir.
1932 yılında İngiliz Mandası olmaktan çıkarak, bağımsızlık kazandığı varsayılan Irak Krallığı dönemi ile birlikte ise, içerisinde yine İngilizlerin büyük oranda hissedar oldukları “Mosul Petroleum” isimli yerel görünümlü uluslararası şirket, arama ve üretim çalışmalarına devam etmiştir. İşte bu bağlamdaki gelişmeler dâhilinde de, 1934 yılında Kerkük Sahası resmi olarak ticari üretime başlamıştır.
- Dünya Savaşı sonrasında büyük bir ekonomik buhrana giren Birleşik Krallık Kerkük Sahasının üretimini arttırarak, buradan elde edeceği kaynakları ve finansmanı daha fazla kullanmaya çalışmıştır. Bu bağlamda kademeli olarak devam eden üretim artışı 1970 yılındaki millileşme ve akabinde OPEC krizi süreçlerine kadar yukarı yönlü bir ivme ile devam etmiştir.
Irak – İran savaşı süreçlerinde dahi Kerkük Sahası ülke için stratejik öncelikler dâhilinde değerlendirilmiş ve ülke üretiminin önemli bir bölümü yine bu sahadan gerçekleştirilmiştir. Kerkük Sahasından elde edilen üretimin satışı ile birlikte savaş süreci finanse edilmeye çalışılmıştır.
İşte bu gibi sebeplerle, Kerkük Sahasının merkezinde ve üzerinde kurulu olan Kerkük şehri; bırakın ulusal veya bölgesel dengeleri, uluslararası dengeler nezdinde dahi dikkat çeken bir konumda yer almıştır.
Halen dünyadaki en büyük rezerve sahip olan sahalar sıralamasında ilk 10’da yer alan Kerkük Sahası, rezervinin önemli bir bölümü (88 yıldan bu yana) üretilmiş olsa dahi, geriye kalan 11 milyar varillik üretilebilir kısımla, birçok petrol ülkesi olarak nitelendirilen ülkenin toplam rezervlerinden daha büyük bir miktarda kaynağa sahiptir.
Diğer bir ifade ile Kerkük bu bağlamda bir devlet gibidir! Kerkük’ün kıymetini bilen “Devletli”dir!
İşte bu yüzden, Kerkük Şehri bütün dünya nezdinde halen stratejik olarak çok önemli, gözde ve değerlidir!
Bütün Türk Dünyası nezdinde ise; kültürüyle, mazisiyle, şiirleri, gazelleri, deyişleriyle, insanı ve değerleriyle gözde olduğu gibi aynı zamanda gönüldedir!
Kerkük vatandır! Candır!
Türk’ün gözbebeği, vazgeçilmez “yâr”ıdır.
Oğuzhan Akyener
Son Yazılar
- Yapay Zeka ile Petrol Fiyatları Analizi
- Türkmen Gazının Türkiye’ye Akışı Ne Zaman Başlayacak? Yıllık Tedarik Hacmi Belli Oldu!
- Akdeniz’i ısıtacak gaz hamlesi.. Rumları devre dışı bırakacak enerji planı
- Türki̇ye-Türkmeni̇stan Doğal Gaz Anlaşmasi
- Rusya En Büyük Petrol Çıkartma Ekipmanı Üreticisi Borets’i Devletleştiriyor